Uzun bir zamandır nerede ise içine düştüğüm konsollar, bilgisayar oyunları ve edebiyat arasındaki ilişki hakkında ufak tefek şeyler yazmaya çalışıyorum. Özellikle Fallout oyunu hakkında birkaç şey karaladım bu sitede. Bu anlatı-yoğun, karakter inşa sürecine dayalı macera oyunları, sanal gerçekliğin William Gibson vb. yazarların hayal ettiğinden çok daha ötelere erişmesi ile yepyeni bir boyut ya da mecra kazanıyor. Ve bu gelişme tüketim toplumu içinde henüz otonom kullanıma açılacak bir halde olmasa da, yakın zamanda sanallığın ağ ile birlikte Dünya gezegeninin şartlarının ötesine taşıyacağını öngörebilir kişi. Ve bu mecra değişimi ya da gelişimi, anlatı ya da kurgu için yeni imkanlar da barındırıyor, hatta kendi kurgu dünyasında edebiyatın tarihsel tekeline ve ağırlığına saldırıyor. Ve bu saldırı, orta sınıfların tüketim iştahı ile yeni bir aşamaya geçmiş durumda.
Elbette “Birinci Dünya” diyebileceğimiz, bizim de burada ucundan bucağından dahil olduğumuz dünyanın yordamı ya da yeni kitle kültürü oyunlar. Son 40 yıl içindeki gelişmelerle birlikte yazı…
View original post 1.275 kelime daha
One Comment Kendi yorumunu ekle